8 Şubat 2013 Cuma

döl




Bunlardan önce ah tabii duyulurdu bunlardan önce
Saatlerce                     
Doğudakilerin gibi bir bakışta sabit
Bakılabilirdi nargilenin dumanına
Bir bardağın duruşuna takılıp kalabilirdi insan
Ve masanın üstündeki adsız yazıya
Oysa tarotta bir aşk yıldızı parlamıştı
Çocuğu kucağında sızan o masum kadına
Görülebilirdi, çok yabancı bir sesle
Çok yalancı durumlardan uzak
İpek gibi bir tenin nev-zuhuru
Kandiller uyanmadan henüz daha
Bir meczup gibi çılgın
Ayağı toza bulanmış gezgin bir ruh
Ellerinden kayan zaman konuşup duruyor
Mekanda dinlenen o zarif boşluğa
İşte hayat belki andır gözbebeklerinde kendini bitiren
Ve bir his vardır bunda
Ah, ah, ah…
Zamanın döl yatağında gün ötesi bir yolculuk
Geceyi en derin uykusunda avlayan
Kucağında küllerinden hayat bulan zümrüd-ü anka
Ve çok başka bir doğuş bu yaşanan aşkın hatırına
Merceklere takılan bir resmi çiziyor
O genç kadının avucuna.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder