8 Şubat 2013 Cuma

tavaf



ben sana yazıyorum;
kağıdı elinde buruşturmaktan sıkkın bir kadın
okuyor yazdıklarımı
hayat akıyor bir taraftan, her şey olabilir.
kedi kuşu yiyebilir bu sırada,
bulutlar yere inebilir ve hatta şuracıkta parmaklık
ardı sıra avaz avaz diner duyduğum, sodyum klorür marifetiyle.

yaşıyorum!.. içerde doktor;
olup biten beynin kılcal damarlarında dolaşan bir sıvıdan
ibaret bayım, düş ve gerçek...
çıldıran bir salgıdır, cinnet matematik
melankoli anlıyoruz ki tersine kan dolaşımı, aorttan
patlayan bir semptommuş sevgilim, hüzün
bana ne çok yakışan en klinik bir vaka
biliyorum, içerde doktor, dışarıda meryem ana
dışarıda o baş eğik mahzun bakış, beraber
çarmıha gerilecek bir çocuk büyütüyoruz biteviye

yürüyorum, sigara ciğeri tırmalayan tütün rengi hakikat
ciğerinden tükürdüğün kan reel 
çünkü yok doktor, biliyoruz hüzün ciğeri deşmez dış temas
ve bol nikotin olmadıkça, ne yazık...
ölüyorum doktor, kalp durmazsa kaç para adli tıp
beyin ölümü diyor mezara girmek için bildiğimiz tek kapı
oysa ölmüştüm gene bu bahçede bir kış vakti, o zaman
kaç kapı açıldı birbiri ardınca beynim tıkır tıkır tıkı tık… çalışıyor
du.. bakalım derken öldüren öldürdü tırmık tırmık, sonra sonra acıdım
ölüyorum doktor, ölüyüm neden, ölüler kaç kere ölür var mı anotomide
bir satır az kelime şu sorunun cevabı
biliyorum söyleme, sigara süründürür…

yakıyorum... yak abla, sigara süründürür, boş bakış
ilmek ilmek şu dumanın arkasında ne câzip duruyor, bilebilmek
bakışa göz giydirmek desem “münferit vâsıta-i rü’yet” iken görmüyor
baktığın kendisini.
yak abla!.. dört tur daha, meryem ana bu, tavâfa müstahak, “lebbeyk”
en suskun evlâdıdır hakîkatin şu noktada emîn ol, olabilsen
kaç tavaf daha duman duman dağılacak ardında sorulur mu? sordum;
-konuşsaydın be abla, hep duman sızmasın dişlerinin arasından
tur bindiriyorsun gerçeğe biliyorum ama şu incilli madonna, kutsal
meryem anamız kelime doğuracak sırtından... ondan…
“sus be kadın!..”
bunu mu diyorsun? “kelime yarayı kanatan gül dikeni, sürtünme…”
dedi ki: “sen hiç birini kaybettin mi?”
“evet” dedim.
anladı!....
halbuki ben sana yazıyordum…




1 yorum: