8 Şubat 2013 Cuma

yalnızlığın korkusunda bir üveyik




acıyı ve göçleri insanlar

birden vazgeçilmez kıldılar
ve savaşları
onların elleri diriltti.
ellerin aşağı yuvalanan solucanları
nasıl peşinden geldilerse ülkelerin
ufukların, mavi düşlerin
örgün çarkı,
delice duyguların
duvarlara yazılan hikayeleri
düşerek ölümden tenden
bir üveyik gibi
nisan’dan eylüle taşıp
an’ı hırsızlayan beklenti
bir lokma bir hırka telaşı
ve devasa umutlar,
yeşil postalların yanılgı saatlerinde
bitmesi gerektiği söylenemeyen
pek müstesna bir hayalmiş gibi
ne nisan ne eylül bahçelerine
sığmayan araflarda
unutulan hep o şey
hep o şeyce yankılanan sesim
aranızda ne cılız ne sahipsizdi
ah bir bilseydiniz.
söyleyemedim çünkü
çiçek böcekteydi aklım ve
sıradan günlerin hapsinde  dışlanmış
bir aklıevvel gibi sınırdaydı zamanlarım
darbeder fırçanızın izlerinde
kanıyordu çok dilimli varlığım
ve garipti rki siz adam gibi adam
bense düşler ülkesinin, kaçık
çürük elmasıydım.

http://www.bachibouzouck.com/index.php?option=com_k2&view=itemlist&task=user&id=1998%3Aak%C4%B1nsibel&Itemid=199&lang=tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder